Dernekler Kanununda yapılan asıl tanımlamaya göre Dernek; “Kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi topluluğu” dur. Burada yapılan tanımlamadan da anlaşılacağı üzere bir teşekkülün dernek sayılabilmesi için gerekli en önemli şart, hiç kuşkusuz bu teşekkülün “kişi birlikteliğine dayanması ve kazanç paylaşımı gayesi dışında” kurulmuş olmasıdır.
Dernekler, ticari kazanç elde etmek veya elde edilecek kazançların paylaşımı amaçları ile kurulamaz, ancak derneklerin gayelerine ulaşmak için ihtiyaç duydukları maddi olanakları temin etmek amacıyla kazanç getirici faaliyetlerde bulunmaları, işletme kurmaları, müteşebbis veya iştirakçi olabilmeleri her zaman mümkündür.
Amaçlarına ulaşmak için İktisadi İşletme işleten dernekler, bu ticari faaliyetleri nedeni ile Vergi ve Sosyal Güvenlik Mevzuatı gereği bazı kanuni yükümlülüklerle muhatap olmakta, bizatihi tüzel kişiliği bulunmayan bu işletmeler eli ile yürütülen faaliyetlerden kaynaklı olmak üzere Dernek Tüzel kişiliği, sorumlu yasal temsilci olarak mükellefiyet altına girmektedir. Bu bağlamda, derneklerin tacir sıfatı ile işlettikleri iktisadi işletmeleri nedeni ile yüklendikleri sorumlulukların neler olduğunun tam tespiti amacı ile konuyu birkaç alt başlık halinde inceleyeceğiz.
1- Derneklerin Ticari Faaliyetlerinden Doğan Tacir Sıfatları
Türk Ticaret Kanununa göre Ticari işletme; iktisadi faaliyetlerini devamlı ve bağımsız bir şekilde yürüten ve esnaf işletmeleri için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedefleyen işletmedir. Yine aynı kanuna göre, bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi nam ve hesabına işleten kişiye Tacir denilmektedir.
Hangi tüzel kişiliklerin tacir sayılacağı ise TTK’nunun 16. Maddesi ile düzenlenmiş olup, bu maddenin amir hükümlerine göre Ticaret Şirketleri, Dernekler, Vakıflar ve Kamu Tüzel Kişiliğine haiz teşekküllerce ticaret gayesi ile kurulan kurum ve kuruluşlar (KİT) tacir sayılmaktadır.
TTK – MADDE 16– (1) Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.
Tacir tarafından işletilen ticari işletmenin, bizatihi kendisinin hukuki bir varlığı yoktur. Önemli olan işletmeyi kendi adına işleten kimsenin yani tacirin kim olduğudur. Bu yönüyle Derneklere baktığımızda, Türk Ticaret Kanununun yukarıda tam metni verilen 16. Maddesine göre yasal olarak tacir olarak kabul edilen kişilik, Dernek tüzel kişiliğinin bizzat kendisidir. Dernekler tarafından kurulun İktisadi işletmelerin tüzel kişiliği olmadığı gibi derneklerin iktisadi işletmeleri kanunen tacir sayılmamakta, tacir sıfatı ve ticari faaliyetlerden doğan sorumluluklar, asıl tüzel kişiliğe haiz olan derneğe verilmektedir.
2- Dernek İktisadi İşletmesinin Varlığı ve Mahiyeti
Türk Ticaret Kanununca Tacir olarak tanımlanmayan, Türk Medeni Kanunu ve Dernekler Kanununa göre de derneğin hükmi şahsiyetinden ayrı bir kişiliği bulunmayan, dernek kişiliği ile iç içe ve onun ayrılmaz bir parçası olarak faaliyet gösteren Dernek İktisadi İşletmeleri, dernekten ayrı ve bağımsız bir işletme gibi telakki edilmekte, bu müesseseleri, bağlı veya ait oldukları derneği ve 3. Şahısları müştereken ilgilendiren bazı konularda yanılgılara düşülmektedir.
Bu yanılgılara sebep olarak gösterilen konuların başında Derneklerin iktisadi İşletmelerinin Ticaret Sicilinde bağımsız bir işletme imiş gibi kaydedilmesi, bir diğeri ise İşletmenin Vergi Mükellefiyetleri nedeni ile dernekten ayrı bir mükellef sicil numarası alması konusudur. Bu konulara detaylı olarak baktığımızda;
a- Dernek İktisadi İşletmesinin Ticaret Siciline Kaydı
Kanunca tacir sayılan herkes ticari bir gaye ile açtığı işletmesini Ticaret siciline kayıt, tescil ve ilan ile mükelleftir. Konuya ilişkin amir hükümler aşağıdadır.
Türk Ticaret Kanunun Madde 40– (1) Her tacir, ticari işletmenin açıldığı günden itibaren onbeş gün içinde, ticari işletmesini ve seçtiği ticaret unvanını, işletme merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirir.
Ticaret Sicili Tüzüğü Madde 13 – Hakiki veya hükmi şahıs olan her tacir, bir ticaret unvanı seçmeğe ve kullanmaya, işletmesini ve unvanını ticaret siciline tescil ettirmeğe mecburdur.
Yasa tarafından emredilen tescil yükümlülüğü, iktisadi işletmeyi kuran dernek tarafından yerine getirilerek, Dernek İktisadi İşletmesi Ticaret Siciline kaydedilmekte, İktisadi İşletmeyi kuran dernek kendi tüzel kişiliği altında bir ticari işletmeyi faaliyeti açtığını tescil ve ilan etmektedir.
Tescil ve ilanı yapan dernek, bu tescil ile kendisinden bağımsız yeni bir teşekkül ihdas etmemekte, evvelden beri tüzel kişiliği bulunan dernek 3. Şahıslara kendi şahsında bir işletme açtığını duyurmaktadır. Burada yapılan tescil ve ilan sadece bir duyurudur.
Burada yanılgıya düşülen konu, Ticaret şirketlerinin kuruluş ana sözleşmelerinin ticaret siciline tescil ve ilan işlemi ile tüzel kişilik kazanmaları hususudur. Oysa hiçbir zaman bir ticaret şirketi gibi addedilemeyecek olan Dernek İktisadi İşletmeleri, ticaret siciline tescil edilmekle ne tüzel kişilik kazanır ne de bünyesinde kuruldukları dernek tüzel kişiliğinden ayrı bir teşekkül hüviyeti kazanır.
Derneğin yasal bir zorunluluk nedeniyle yerine getirdiği bu tescil işlemi asıl tacir olan Derneğin, kendi hükmi şahsiyeti altında faaliyet gösterecek olan işletmesinin, faaliyet alanı ve iştigal konusunu 3. Şahıslara duyurma işlemidir. Dolayısı ile Dernek İktisadi İşletmesinin Ticaret Siciline kayıt, tescil ve ilanı, İktisadi İşletme ve Dernek açısından yeni hukuki durum ortaya çıkarmamakta, Dernek İktisadi İşletmesine Tüzel Kişilik ve/veya herhangi başka bir sıfatla bağımsız bir teşekkül olma hüviyeti kazandırmamaktadır.
b- İktisadi İşletmenin Temsili ve Tacirin Mümessili
Dernekler tüzük amaçları doğrultusunda yürüttükleri faaliyetleri esnasında, teşkilat yapıları çerçevesinde ve kendi tüzel kişilikleri içerisinde kalmak kaydı ile şube, kurul, komisyon, lokal, işletme ve benzeri adlar altında yan örgütler tesis etmekte, bu yan örgütler vasıtası ile de hizmet ve faaliyet alanlarını genişletmektedirler.
Derneklerin kendi tüzel kişilikleri içerisinde teşekkül ettikleri yan örgütleri şunlardır;
– Dernek Şubeleri
– Dernek Sandıkları
– Derneklerin İktisadi İşletmeleri
Derneklerin kendi bünyeleri dâhilinde teşekkül ettirdikleri bu yan örgütlerin hiçbirisinin Tüzel Kişilikleri bulunmamakta, yan örgütler tüm faaliyetlerini, derneğin hükmi şahsiyeti altında yürütmektedirler.
Diğer taraftan bu yan örgütlerden Şubeler, Dernek Tüzüğüne, Sandıklar ise Sandık Yönergesine göre Genel Kurul yapmakta, yapılan bu Genel Kurullar neticesinde seçilen heyetler Dernek Tüzüğü ve Dernek Genel Merkez Yönetim Kurulu kararları ışığında bu yan örgütlerin yönetimini ifa etmektedirler.
Dernek İktisadi işletmelerine ise yine Dernek tüzüğünde yapılan düzenlemeler ışığında, ya Genel Kurul ya da Yönetim Kurulları tarafından münhasıran derneğin ticari faaliyetlerini yürütmek üzere Yönetici, Temsilci, Müdür vb.. adlarla bir veya birden fazla yetkili atanmakta, derneğin iktisadi işletmesi atanan bu kişiler aracılığı ile yürütülmekte, yer yer bu kişilere iktisadi işletmeyi temsil ve ilzam yetkisi dahi verilmektedir.
Tacirin yardımcıları hususu aslen Borçlar Kanunu ile düzenlenmiş olup mevcut 818 sayılı kanuna göre Ticari Temsilci aşağıdaki şekilde tarif olunmuştur.
449 – Ticari mümessil, bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından işlerini idare ve müessesenin imzasını kullanarak bilvekâle imza vazetmek üzere sarih veya zımni kendisine mezuniyet verilen kimsedir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6098 sayılı yeni Borçlar kanununda ise Ticari Temsilci;
- Ticari Temsilci
- Tanımı ve Yetki Verilmesi
MADDE 547- Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişidir.
Şeklinde tarif edilmiştir.
Derneklerin İktisadi İşletmeleri tarafından yürütülen faaliyetler, derneklerin tüzüklerinde belirledikleri asli faaliyet alanlarından farklı ve ticari bir gaye ile sürdürüldüğünden, profesyonel bir yönetim gerektiren bu işletmelere, dernekler tarafından yönetici kişi ve/veya kurullar atanmakta bu kişi ve/veya kurullar Ticari Temsilci/Mümessil sıfatı ile derneğin ticari faaliyetlerini İktisadi işletme çatısı altında yürütmektedirler.
Ticari Temsilcinin, yasa metinlerinde yapılan tanımlamalarından da anlaşılacağı üzere, Dernek Tüzel kişiliğinin münhasıran ticari faaliyetleri yönetmek ve yürütmek amacı ile herhangi bir kişi veya kişileri Derneğin İktisadi İşletmesini yönetmek üzere ataması, o işletmeye herhangi bir kişilik veya bağımsızlık kazandırmamakta, yalnızca atanan kişi veya kurullara temsil yetkisi vermektedir.
Dernek tarafından iktisadi işletmeyi yönetmek üzere atanan bu mümessil/temsilci yaptığı tüm eylem ve işlemleri asıl tacir olan Dernek Tüzel Kişiliği adına ifa etmekte, bu işletme ve mümessil tarafından kazanılan tüm mal ve haklar ile borç ve yükümlülükler, Dernek Tüzel Kişiliği adına yürümektedir. Dernek Tüzel kişiliği, bünyesinde bulundurduğu iktisadi işletmenin asli iradesi olduğundan, İktisadi işletmenin ve/veya temsilcisinin eylem veya işlemlerinden doğan tüm alacak ve borçlarında asli sahibi ve sorumlusudur.
Nasıl ki tüzel kişiliği bulunmayan Dernek Şubelerinin ve Dernek Sandıklarının her türlü mal, hak, alacak ve borçları Dernek Tüzel kişiliğinin ise, bunlarla aynı durumdaki diğer bir yan örgüt olan ve yine tüzel kişiliği bulunmayan Dernek İktisadi İşletmesinin de tüm hak, alacak ve borçlarından Dernek Tüzel Kişiliği doğrudan sorumlu olmaktadır.
Dernek, bünyesinde kurduğu iktisadi işletmesi tarafından elde edilen hâsılat ve kârları reddedemeyeceği gibi bu işletmeden doğan borç ve zararları da aynen kabule mecburdur. Çünkü asıl tacir Dernek tüzel kişiliğidir.
c- Dernek İktisadi İşletmesinin Vergi Mükellefi Olması
Derneklerin İktisadi İşletmelerinin tanımları ve mahiyetleri hakkında Türk Medeni Kanunu ve Dernekler Kanununda herhangi bir izahat bulunmamakta, dernekler ile bu derneklerin iktisadi işletmeleri arasındaki bağa ilişkin bir hukuki tanımlama yapılmamaktadır.
Yalnızca Dernekler Yönetmeliğinde, Derneklerin İktisadi İşletmelerinden olan Lokallere ilişkin bazı düzenlemeler yapılmakta, yine aynı yönetmeliğin 31. Maddesinde tutacakları defterlerden bahisle Derneklerin Ticari işletmelerinden söz edilmektedir.
Madde 31.
Ticari işletmesi bulunan dernekler, ticari işletmeleri için, ayrıca Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre defter tutarlar
Derneklerin kuruluş ve işleyişine ilişkin asli mevzuatta tanımı bulunmayan bu iktisadi İşletmeler, 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun Mükelleflerin tanımını düzenleyen 2. Maddesinin 5. Fıkrası;
(5) Dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmeler: Dernek veya vakıflara ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve bu maddenin birinci ve ikinci fıkraları dışında kalan ticarî, sınaî ve ziraî işletmeler ile benzer nitelikteki yabancı işletmeler, dernek veya vakıfların iktisadî işletmeleridir. Bu Kanunun uygulanmasında sendikalar dernek; cemaatler ise vakıf sayılır.
Yine aynı kanunun aynı maddesinin 6. Fıkrası ise;
(6)…….dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmelerin kazanç amacı gütmemeleri, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmaması mükellefiyetlerini etkilemez. Mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olması, kâr edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesi bunların iktisadî niteliğini değiştirmez.
Tanımlanmıştır.
Bu tanım ve izahatlar kapsamında bir derneğin ticari faaliyetlerinin İktisadi İşletme sayılabilmesi için;
– Faaliyetin Derneğe bağlı olarak yürütülmesi,
– Faaliyetin devamlılık arz etmesi,
– Faaliyetin Ticari, Sınai veya Zirai bir nitelikte olması,
– Faaliyetin şirket veya Kooperatif şeklinde kurulmuş olmaması,
Gerekmektedir.
Dernek yukarıda izahatı verilen maddeler kapsamında herhangi bir ticari faaliyet yürütüyor ise bu faaliyetin,
– Kazanç amacı ile yapılıp yapılmadığına,
– Bağımsız bir muhasebesi olup olmamasına,
– İşletmeye tahsis edilen bir sermaye olup olmamasına,
– İşletmeye tahsis edilen bir işyeri olup olmamasına
– İşletmenin tüzel kişiliğinin bulunup bulunmamasına
Bakılmaksızın Derneğin İktisadi İşletmesi, Kurumlar Vergisi Mükellefi olmaktadır.
Yukarıda ki tanımlardan da anlaşılacağı üzere Derneklerin İktisadi İşletmeleri, Derneklerin Türk Medeni Kanunu ve Dernekler Kanununda belirtilen genel amaç ve faaliyetleri dışında gelir elde etmek gayesi ile yürüttükleri ticari faaliyetlerini kapsayan, derneğe ait veya bağlı faaliyet birimidir. Bu birimlerin kendi tüzel kişilikleri yoktur, ancak dernek bünyesinde faaliyet gösteren ve Şirket veya Kooperatif olmayan tüm faaliyet birimleri Dernek İktisadi İşletmesi sayılarak Kurumlar Vergisi Mükellefi yapılmaktadır.
Diğer taraftan dernekler salt dernek faaliyetleri nedeni ile vergisel bazı yükümlülükler (kira, ücret,stopaj..vb..) yüklenmekte, bu yükümlülükleri nedeni ile de Dernek Tüzel Kişiliği adına Mükellef Sicil Kaydı almaktadırlar. Derneğin kendi tüzel kişiliği adına aldığı Vergi Sicil Numarası ile Derneğin ticari faaliyetleri kapsamında ve Kurumlar Vergisi kanunu gereği İktisadi İşletmesine aldığı mükellef sicil numarasının farklılığı, bu iki sicil numarasının ayrı ayrı tüzel kişiliklere ait olduğu sonucunu doğurmaz. Bu olay derneğin kazanç, kâr gayesi ile yürüttüğü faaliyetlerinin, derneğin tüzük amaçları ile yürüttüğü faaliyetlerinden ayrıştırılması maksadı ile kanunen emredilen bir ayrıştırmadır.
Dernekler ve Derneklerin İktisadi İşletmeleri gerek Vergi Usul Kanunu gerekse Dernekler Yönetmeliğinin 31. Maddesi gereği ayrı ayrı defter tutmak zorundadır. Esasen Dernek Tüzel kişiliği, Dernekler Yönetmeliğinde belirtilen hadler doğrultusunda İşletme veya Bilanço esasına göre defter tutabildiği halde, Derneklerin İktisadi İşletmeleri Kurumlar Vergisi mükellefi olmalarından dolayı Bilanço esasına göre defter tutmak zorundadırlar.
Aynı bünyede iki ayrı defter tutulması da kanuni bir gerekliliğin yerine getirilmesi olup Dernek Tüzel kişiliğinden ayrı defter tutan Dernek İktisadi İşletmesinin dernekten ayrı veya bağımsız bir teşekkül olduğu sonucunu doğurmaz.
Derneklerin İktisadi İşletmelerinin ticari ve ticari olmayan faaliyetleri kapsamında yüklendikleri vergi ve benzeri kanuni borçlarda İdarenin muhatabı derneğin bizzat kendisidir, her türlü kanuni borca ilişkin tebligat derneğe yapılmakta, Dernek Tüzel Kişiliğinin husumet ehliyeti olmadığından vergi alacak davaları dernek tüzel kişiliği üzerinden yürütülmektedir.
Sonuç itibariyle Derneklerin iktisadi İşletmelerinin, dernekten ayrı defter tutmaları ve yine dernekten ayrı bir mükellef sicil numarasına sahip olmaları bu işletmeleri dernekten ayrı veya bağımsız birer teşekkül haline getirmez, bu işlemler derneklerin ticari faaliyetlerinin, tüzüklerinde gösterilen ana faaliyet alanlarından ayrıştırılması maksadını güder.
Bu işletmelerin eylem ve işlemleri neticesinde oluşacak kanuni borçların muhatabı Dernek Tüzel Kişiliğidir.
3- Derneklerin İştirakleri
Dernekler, Ticaret Şirketlerine iştirakçi veya müteşebbis olarak katılmak sureti ile de ticari faaliyetlerde bulunabilirler. Ancak derneklerin bu faaliyetleri dernek tüzel kişiliği haricinde bir başka tüzel kişilik bünyesinde yürütüldüğünden, derneklerin ticaret şirketlerine müteşebbis veya ortak olarak katıldıkları durumlarda, dernek tüzel kişiliğinin koyduğu sermayeden başka bir yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Günümüzde özellikle spor kulübü derneklerinin ticari faaliyetlerini iktisadi işletmeler yerine ticaret şirketleri aracılığı ile yürüttükleri, bu spor kulübü derneklerince kurulan ticaret şirketlerinin, 3. Şahıslarca Derneğin İktisadi İşletmesi zannedilerek borç –alacak ilişkisine girildiği, 3. Şahısların yer yer bu şirketlerden olan alacakları için spor kulübü derneği nezdinde yasal takip yapmaya çalıştıkları, ancak anılan şirketlerin derneğin tüzel kişiliği ile sermaye ortaklığından başka bir hukuki bağı bulunmadığından bu konuda sonuca ulaşamamaları da güncel sorunlardan birisidir.
Burada da karıştırılan husus spor kulüpleri adına faaliyet gösteren bazı iktisadi işletmelerin ticaret şirketi, bazı ticaret şirketlerinin ise iktisadi işletme gibi değerlendirilmesidir. Bu hususun ayırt edilmesi için öncelikle işletmenin unvanına bakılır, şayet unvanda ticaret şirketlerine mahsus (A.Ş, Ltd. Şti) isimler var ise bu işletme, derneğin kurucu veya ortak olarak bulunduğu bir ticaret şirketidir. (örneğin, Sakaryaspor A.Ş), eğer işletmenin unvanında ticaret şirketlerine mahsus bir isim yok ise bu işletme derneğin İktisadi İşletmesidir. (örneğin, Gündoğduspor Kulübü İktisadi İşletmesi).
Sonuç itibari ile Derneklerin kazanç gayesi ile kurucu veya ortak olarak katılıp ticari faaliyet yürüttükleri Ticaret Şirketleri ile Derneklerin kendi bünyelerinde kurdukları iktisadi işletmeleri birbirlerinden tamamen farklı olup,
– Derneklerin kurucu veya ortak oldukları ticaret şirketlerinde derneğin sorumluluğu sermayesi oranında olduğu halde Derneklerin iktisadi işletmelerinde derneğin tam sorumluluğu vardır.
– Derneklerin kurucu veya ortak oldukları ticaret şirketleri, ayrı bir tüzel kişiliğe haiz olduğundan kendi başlarına karar alıp dernekten bağımsız faaliyet yürütebilir iken, Dernek İktisadi işletmelerinin ayrı bir tüzel kişiliği bulunmadığından dernekten bağımsız hareket edemezler.
SONUÇ
Kazanç paylaşımı dışında ve kişi birlikteliği esas alınarak kurulan dernekler, kuruluş amaçları itibari ile ticari faaliyetlerde bulunamazlar. Ancak derneklerin, tüzüklerinde belirledikleri amaçlarına ulaşmaları için gereksinim duydukları gelirleri temin etmek maksadı ile ticari bir faaliyet yürütmelerine bir engel bulunmamaktadır.
Derneklerin, faaliyetlerine kaynak olması maksadı ile yürüttükleri ticari faaliyetlerini iki şekilde yerine getirmeleri mümkündür. Bu yollardan birincisi Derneklerin kurucu veya iştirakçi olarak bir ticaret şirketi kurmaları, diğeri ise bünyelerinde bir iktisadi işletme tesis etmeleridir.
Dernekler, kurucu veya ortak oldukları Ticaret şirketleri vasıtası ile tacir sıfatları bulunmamakta olup, bünyelerinde kurulan İktisadi işletmeler nedeni ile tacir sıfatı kazanırlar.
Derneklerin İktisadi İşletmelerinin tüzel kişilikleri bulunmadığından bünyesinde iktisadi işletme tesis eden dernek, kurduğu iktisadi işletmeden kaynaklı her türlü hak, alacak, borç ve yükümlülüklerden tam sorumlu olmaktadır.
Derneklerin iktisadi İşletmeleri, Kurumlar Vergisi Kanunu hükümleri gereği dernek tüzel kişiliğinden ayrı bir kurumlar vergisi mükellef sicil numarası almakta, yine Vergi Usul Kanunu ve Dernekler Yönetmeliği gereği dernekten ayrı olarak Bilanço esasına göre defter tutmaktadırlar. Ancak anılan farklılıklar, derneklerin İktisadi İşletmelerine kanunen yüklenen sorumluluklardan kaynaklanmakta olup bu uygulamalar nedeni ile Dernek İktisadi İşletmesi Dernekten ayrı veya bağımsız bir hüviyete kavuşmamaktadır.
Dernek İktisadi İşletmesi, aynen dernek şubesi, dernek lokali ve dernek sandığı gibi Dernek ana tüzel kişiliğinde ayrı mütalaa edilemeyecek derecede dernekle bütün ve kişiliği dernek ana tüzel kişiliğinde mündemiç bir yan işletmedir.
Asıl tacir olan derneğin, tacir hüviyeti bulunmayan İktisadi işletmesine; tacir yardımcısı, ticari temsilci veya mümessil sıfatı ile bazı kişi veya kurulları ataması, o kişi veya kurullarında iktisadi işletme adına borç veya alacak ilişkisi tesis etmeleri, dernek ana tüzel kişiliğini tamamen bağlar. Bu kişi veya kişilerce dernek iktisadi işletmesi adına tesis edilen her türlü borç ve alacak işlemi asıl tacir olan dernek tüzel kişiliğinin işlemi sayılır.
Dernekler, kendi hükmi şahsiyetlerinden ayrı mütalaa edilmesi mümkün olmayan şube, dernek sandığı ve iktisadi işletmelerinin tüm mal, hak ve alacaklarının sahipleri oldukları gibi bu birimlerinin borç ve yükümlülüklerinden de tam sorumludur.
Minteş ŞİMŞEK, Müfettiş